HİPNOZLA DOĞUM

Hipnoz yaygın olarak anksiyete bozukluklarında yararlılığı görülmüş olan bir uygulamadır. Halk arasında anksiyeteye bunaltı denir. Ama bunaltıya sıkıntı, iç daralması hastalığı da diyebiliriz. Anksiyete ikiye ayrılır: Normal anksiyete ve patolojik anksiyete. Belli bir oranda anksiyete kişiye pozitif etki yapar ama fazlası zarar verir. Patolojik anksiyetede yangın yok ama sistem ikide birde yanlış alarm veriyor. Vücudumuz yanlış sinyaller veriyor. İşte bizim derdimiz bu patolojik anksiyeteyi kontrol altına almak. Bu durum yanlış öğrendiğimiz bilgilerle olabilir. Belki de gördüğümüz yanlış davranış kalıpları buna neden olabilir.

Hipnoz, hastanın o sırada yaşadığı duygular, düşünceler ve davranış değişiklikleri yaşamasını telkin edildiği bir işlemdir. Hipnoz hali bir başlangıç, gevşeme ve derinleşme seansı ile oluşturulur. Hipnoz durumu kişilere göre farklı algılanabilir. Kimi gevşeme ve rahatlama olarak tarif ederken, kimi dikkatinin daha odaklandığını, kimi de gündüz düşü hali olarak ifade eder. Hipnoz hiçbir zaman bilinç durumunu kaybetme hali değildir. İnsanların çoğu bu deneyimi çok hoş olarak anlatır.

İnsanların % 90’ı hipnoz durumuna girebilecek kapasiteye sahiptir. Ancak bu kapasitenin düzeyi kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Hipnoz farklı bir bilinç durumudur. Farklı bilinç durumuna geçen kişinin dış dünyayı algılama şekli ve kurduğu iletişim uyanık halinden farklıdır. Kişinin içsel deneyimi daha derin bir seviyede odaklanır.

Hipnoz hakkında çok fazla yanlış anlayış ve algı vardır. Hipnoz nedir sorusunun yıllardır cevabı aranmaktadır. Hipnoz bir telkinin kabul edilmesi halidir. Bu telkin kişinin inançlarına ve kişiliğine uyumlu olmalı ve bilinç altında kabul edilebilir olmalıdır. Aslında günlük hayatımızda farkında olmadan sürekli telkin almaktayız. Hipnoz hayatımızın içinde ve çocukluğumuzdan itibaren de telkine açığız. Kimliğimizi ve kişiliğimizi belirleyen bu işleyiş, tamamen bilincimizin dışında oluştu. Hipnoz kişiye göre ve verilen telkine göre farklı ruh halleri gösterebilir. Kimisi çok derin bir uyku durumuna geçerken, kimisi de rahat ve gevşeklik halini koruyabilir.

Hipnozdaki temel felsefe odaklanabilme halidir. Odaklanabilmek için de hipnozu istemek gerekir. Bir filme, bir kitaba, bir işe odaklanma gibi… Sadece odaklandığımız şeyin farkında olma başka hiçbir şeyi gözümüzün görmemesi halidir. Kişi eğer gevşeme ve rahatlama sonucunda bedeni ve zihni belli bir şeye odaklanabiliyorsa transa geçmiş diyebiliriz. Bu seviyede telkine hazır hale gelir ve telkin bilinç altına kabul edilebilir.

Genel hali ile hipnoz budur. Hipnoz ağrı tedavisinde, diş tedavilerinde, doğumda ve migren gibi kronik ağrıların tedavisinde kullanılır. Korkularla baş etmek için, depresyon, anksiyete, stres, posttravmatik stres bozuklukları, somatizasyon bozuklukları, dikkat bozukluklarında, sigara bırakma, astım hastalıkları, obezite ve yeme bozukluklarının tedavisinde, strese bağlı oluşan mide ve bağırsak hastalıklarının tedavisinde yararlar sağladığı görülmüştür. Hipnozu bu konuda eğitim almış tecrübeli kişilerin uygulaması gerekir, ya tıp doktorlarının ya da klinik psikologların bu işle asıl olarak ilgilenmesi gerekir.

Hipnoz bir tedavi biçimi olmaktan çok bir terapi tamamlayıcısıdır. Her insan da hipnoza uygun değildir. Bazı özel durumları olan kişilerde ise yapılması doğru değildir.

Peki biz doğumda hipnozu nasıl kullanıyoruz? Ya da hipnoz doğumun neresinde rahatlama sağlıyor? Nasıl oluyor da doğumu kolaylaştıran yöntemlerin içinde adı geçiyor?

İnsanlığın başlangıcından beri doğum vardır. Doğum kadın bedeni için olması gereken bir olaydır. İlkel kabilelerde doğum yapan kadınlar son derece rahat ve doğal doğum yaparlar. İnsanlık tarihinde zor doğumların hikayeleri, kadınlarda zihinlerinde doğumun zor ve ağrılı olduğu negatif hipnozunu yaratmıştır.

Sonuçta çocukluktan itibaren bütün kızlarımız bu hikayelerle büyür. Bunlar da telkin olarak bilinç altına yerleşir. Televizyondaki dizilerde bağırarak doğum yapan kadınlar, yıllarca yeşilçam filmlerinde doğumda anneleri ölen öksüz çocuklar veya doğumda evlatları ölen yüreği yaralı anneler… Gördüğünüz gibi toplum olarak doğum hakkında negatif bir telkin halindeyiz. İnsan olarak normal olan şeyleri paylaşmayız. Acılardan nemalanmayı sevdiğimizden olsa gerek, olumsuz giden herşey biraz da abartılarak anlatılır. Sonuçta yarın anne olacak o küçük kız çocuğunun zihni doğum korkuları ile sürekli beslenir ve korkular da gittikçe pekişir. Hamilelik korkuları da bir başka yazımızın konusu olsun. Hamileliği böyle korkularla geçiren bir annenin doğum yaklaştığında zihnindeki doğum kabusu büyür de büyür.

9 aylık gebelik süresi boyunca doğumu hep ağrı ile yan yana anmaktayız. 9 ay biter ilk kasılma ile panik başlar. İçinden gelen sesler korkuyu çağırırken, bilinçli zihni dayanamayacağım der. Doğuma dair tüm düşünceler negatife doğru kayar. Bu olumsuz duygu ve düşünceler doğumun başından sonuna kadar, devam eder ve rahim kasıldıkça kasılır. Bütün beden maksimum kasılarak doğum süreci geçirilmeye çalışılır. Kasılma arttıkça rahimin önündeki engeli yenmek için uterus kası daha fazla güç harcar. Bu durum da kadının daha fazla ağrı hissetmesine neden olur. İşte burada kısır bir döngü oluşur. Burada asıl ağrıya yol açan şey bebeğin başının bu daralan doğum kanalını zorlamasıdır.

Hipnoz eşliğinde, beden iyice gevşer. Zihin huzura kavuşur ve rahatlar, sonsuz bir dinginliğe ulaşır. Zihin rahatladıkça, bedendeki kaslar gevşer. Doğum kanalı açılır ve bebek çok hafif kasılmalarla bile o kadar rahat ilerler ki, anne bu süreci çok kolay geçirir. İlk zamanlarda hipnotik trans altında yaptırdığım doğumların ne kadar rahat olduğunu gördükçe ben bile hayrete düşmüştüm.

Hipnoz yöntemi ile doğum terapisi gebelik sürecinde yapılmaktadır. Gebeliğin ikinci yarısından itibaren 8 yada 10 seans yeterli olmaktadır. Bu terapilerde annenin anksiyetesi, korkuları ve kaygıları ile çalışılır. Anneye doğum kasılmaları ile nasıl baş edeceği, gevşeme egzersizleri ve nefes eğitimleri verilir.

Hipnotik doğumda trans anında ıkınmaya bile gerek kalmadan sadece nefesin sihirli gücü ile açılan kanaldan bebek kayarak gelir. Tüm doğum eylemi süresince gevşek olan bir kanalda doğum çok daha kolay geçer. Doğum başladığında hipnoz ağrı ve anksiyetede ciddi ölçüde azalma sağlamıştır. Hem empati hem de hipnoz çalışmalarının ağrı algısı ve anksiyete üzerinde yararlı etkileri gözlenmiştir. Hipnotik tekniklerin analjezi ve anestezi etkisini arttırdığına, iyileşme ve düzelmeyi kolaylaştırdığına, yaşamsal işaretleri sabit kıldığına, komplikasyonları azalttığına dair kanıtlar vardır. Değerli bir araç olan hipnoz bugün sağlık hizmetlerinde geniş ölçüde kullanılmaktadır.